Sürdürülebilirlik
YZ sürdürülebilirlik hedeflerini desteklediği gibi kendisi de sürdürülebilir olmalıdır.
Sürdürülebilir kalkınma, bugünün ve yarının toplumunu bir bütün olarak değerlendirir. Kalkınma, günümüzün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermemelidir. Sürdürülebilir kalkınma kavramının başlıca üç boyutu vardır: ekonomik sürdürülebilirlik, sosyal sürdürülebilirlik ve çevresel sürdürülebilirlik. Sürdürülebilir kalkınma, kalkınma ile çevre, ekonomi ve toplumun ihtiyaçlarına hizmet etme arasındaki gerilimi aşmaya çalışır.
Bu ilkede odak noktamız YZ'nin çevresel sürdürülebilirliğidir ve sürdürülebilirlik, iki açıdan ele alınmaktadır:
- Sürdürülebilirlik için YZ’nin Kullanımı
- YZ’nin Sürdürülebilirliğinin Sağlanması
Sürdürülebilirlik için YZ
Sürdürülebilirlik için YZ tartışmalarında YZ, sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirebilmek için kullanılabilecek bir araç olarak değerlendirilir. Sürdürülebilirlik hedefi doğrultusunda kullanılabilen YZ araçlarını iki başlık altında inceleyebiliriz. Birincisi, takip ve tahmin yapan YZ sistemleridir: Güneş ışınımı tahmini, rüzgar hızı tahmini, ülkeye özgü enerji ithalat tahminleri, kısa vadeli güç yükü tahmini, bina enerji kullanımı ve güç tüketimi tahminleri, aşırı hava olayları tahmini, uygun habitat tahmini ve koruma planlaması vb. İkincisi, bir eylemi gerçekleştiren ajansal YZ sistemleridir: Tarımda pestisit azaltımı, akıllı şebekelerde optimal (yenilenebilir) enerji yönetimi ve mikro şebekelerde güç akışı optimizasyonları, optimal trafik çizelgeleme teknikleri vb.
YZ, özellikle enerji sektöründe sürdürülebilirlik hedeflerinin gerçekleştirilmesinde etkili olabilir. Örneğin bireysel hanelerin elektrik yükünün kısa vadeli tahmini ve akıllı şebeke yönetimi/planlaması zor bir iştir. Elektrik tüketim profili, farklı çevresel ve mevsimsel etkilere bağlı olarak saatlik, günlük, haftalık ve mevsimsel olarak değişebilmektedir. YZ, bireysel hanelerin elektrik tüketim örüntüsündeki öngörülemezlik ve belirsizlikleri azaltarak planlama sürecini iyileştirebilir.
YZ'nin sürdürülebilirlik için kullanımı enerji sektörüyle sınırlı değildir. Örneğin sürdürülebilir tarımda, mahsul koruma optimizasyonunda kullanılan YZ çözümlerinin mantar ilacı kullanımını ve tank sızıntılarını büyük oranda azaltarak çevre kirliliğini azalttığı görülmektedir. Brezilya'da da bilgisayar görüşü kullanılarak yabani ot ilaçlamasında, herbisit kullanımında ve su tüketiminde kayda değer bir tasarruf sağlanmıştır.
YZ’nin Sürdürülebilirliği
YZ'nin sürdürülebilirliği, YZ sistemlerinden kaynaklanan karbon ayak izini ölçmenin ve azaltmanın bir yolu olarak sürdürülebilir veri kaynaklarına, güç kaynaklarına ve altyapılara odaklanır. İnternette bir şeyler yapmak, ister insan kullanıcılar tarafından ister YZ tabanlı uygulamalar tarafından yapılsın, elektrik gerektirir. Ne yazık ki bu dijital altyapıyı çalıştırmak için gereken elektrik hâlâ büyük ölçüde fosil yakıt bazlı enerji tedarikinden sağlanmaktadır. Bu nedenle, enerji yoğun YZ tabanlı süreçlerin çevreye etkileri kritik bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bulut altyapıları için harcanan enerji miktarı her geçen gün artmaktadır. Ayrıca veri merkezlerinin inşa edildiği bölgelerde su, ona ihtiyacı olanlardan alınarak sunucuları soğutmak için kullanılır. Böylece YZ sistemlerinin eğitildiği ve çalıştığı bulut altyapıları, su ve elektriği hesaplama gücüne dönüştürürken büyük miktarda çevresel hasara neden olurlar.
YZ modellerinin eğitim süreci binlerce megawatt saat elektrik tüketebilir ve yüzlerce ton karbon salabilir. Ayrıca, YZ model eğitimi, veri merkezlerindeki ısı atımı için çok miktarda tatlı suyun buharlaşmasına yol açar ve zaten sınırlı olan tatlı su kaynaklarına zarar verir. Özellikle fosil yakıtların yakılması yoluyla elektrik üretimi, hava kirliliğine, su kaynaklarında termal kirliliğe ve tehlikeli maddeler de dahil olmak üzere katı atıkların üretilmesine neden olur. Arizona ve Şili örneklerinde görüldüğü gibi, sunucu soğutma ve elektrik üretimi için kullanılan su, kuraklıkların artmasına neden olabilir.
Büyük teknoloji şirketleri son yıllarda sera gazı emisyonları konusunda bazı büyük iddialarda bulunsalar da YZ teknolojisinin (ve özellikle de üretken YZ’nin) yükselişiyle beraber enerji ihtiyacı artmıştır. Ayrıca şirketler, enerji ve su kullanımı kullanımı konularında şeffaf davranmamaktadır. YZ’nin çevreye etkileri hakkında birçok sorun ancak araştırmacı gazetecilerin gayretleriyle ortaya çıkarılabilmiştir. Guardian'ın analizine göre, 2020'den 2022'ye kadar Google, Microsoft, Meta ve Apple'ın "şirket içi" veya şirkete ait veri merkezlerinden kaynaklanan gerçek emisyonlar muhtemelen resmi olarak bildirilen değerlerin 7,62 katıdır[1].
YZ’nin sürdürülebilirliği hakkındaki bir diğer sorun da sürdürülebilirlik tartışmalarında genellikle toplam karbon emisyonu ve su tüketimi gibi kolayca ölçülebilen çevresel ölçütlere odaklanılmasıdır. Buna karşın, YZ'nin çevresel maliyetlerinin farklı bölgeler ve topluluklar arasında eşit olarak dağıtılması zorunluluğu olan çevresel eşitliğe yeterince önem verilmemektedir. Birçok durumda, YZ'nin olumsuz çevresel etkileri özellikle yoksul ve savunmasız bölgelerde daha fazladır. Örneğin, 2022 yılında Google Finlandiya'daki veri merkezini %97 oranında karbonsuz enerji ile işletirken, bu oran Asya'daki veri merkezleri için %4-18'e düşmektedir[2].
Küresel kuzeyde enerji maliyetlerinin ve hukuksal düzenlemelerin artması sonucunda veri merkezleri giderek daha fazla hukuksal düzenlemelerin zayıf olduğu küresel güneye yönelmektedir[3]. Zaten temiz suya erişimde ciddi sıkıntılar yaşayan bölge haklı şimdi de suyunu büyük teknoloji şirketlerinin veri merkezleriyle paylaşmak zorunda kalacaktır.
Veri merkezleri, YZ’nin can damarıdır. Fakat bu merkezler, suyunu ve enerji kaynaklarını paylaşmak zorunda kalacak halkın rızası ve çıkarları doğrultusunda inşa edilmeli ve çalışmalıdır. Küresel kuzeyde geçerli hukuk, küresel güneyde de geçerli olmalıdır.
Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için, öncelikle YZ'nin sürdürülebilir veri kaynakları ve enerji altyapılarıyla entegre bir şekilde kullanılması gerekir. Bu bağlamda, enerji yoğun YZ süreçlerinin çevresel etkilerini minimize etmek amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş teşvik edilmelidir. Ayrıca, YZ sistemlerinin şeffaflık ve etik çerçeveler içinde çalışması sağlanarak, yurttaşların farkındalığı ve toplumun çeşitli kesimlerinin bu süreçlere katılımı artırılmalıdır. Farklı disiplinlerden uzmanların bir araya gelerek, YZ'nin çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda bir araç olarak nasıl kullanılabileceğini belirlemesi de kritik bir adım olacaktır. Böylece, kalkınma ile çevre, ekonomi ve toplum arasındaki gerilimi aşma çabası daha somut ve etkili hale gelecektir.