Adalet ve Eşitlik
YZ, küresel adalete ve faydalara eşit erişime katkıda bulunmalıdır.
YZ hakkında sorulması gereken soruların başında YZ'den kimin nasıl etkileneceği gelmektedir. Belirli bir etki bazıları için diğerlerine göre daha olumlu olabilir. Çalışanlar, hastalar ve tüketicilerden hükümetlere, yatırımcılara ve işletmelere kadar pek çok paydaş vardır ve bunların hepsi YZ'den farklı şekillerde etkilenebilir. Bu farklılıklar küresel düzeyde daha belirgindir. YZ, gelişmiş ve gelişmemiş ülkeleri nasıl etkileyecekt? Daha az eğitimli ve düşük gelirli insanlar, YZ'den yararlanabilecek mi? Teknolojiye kimler erişebilecek ve faydalarından yararlanabilecek? YZ'yi kullanarak kimler kendilerini güçlendirebilecek? Kimler bu YZ’nin sağlayacağı avantajlardan mahrum kalacak?
Bu sorulara yanıt verebilmek için YZ'nin üzerinde yükseldiği üretim ilişkilerine bakmak gerekir. Son yıllarda, YZ’deki gelişmeler, YZ'nin insanlık için varoluşsal bir risk içerdiği tezlerini gündeme getirse de insanlık için gerçek varoluşsal bir risk, YZ’nin kendisinden değil YZ’nin arkasındaki üretim ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. Son yıllarda YZ bağlamında üç önemli gelişme yaşanmaktadır ve bu gelişmelerin etkileri YZ ile sınırlı kalmayacaktır.
Bulut İmparatorluklarının Yükselişi
PCWorld’de 31 Aralık 2008’de yayımlanan bir makalede tüm zamanların en kötü yedi teknoloji tahmini listelenmişti[1]. Listenin başında IBM’in kurucusu Thomas J. Watson’ın 1943 yılındaki tahmini yer alıyordu: "Bence dünyada belki beş bilgisayarlık bir pazar var." Kişisel bilgisayarların çıkışı Watson’un öngörüsünü alt üst etti. Dizüstü bilgisayarlar, tablet ve akıllı telefonlar derken dünya bilgisayarla doldu. Ama Watson’un tahmini yıllar sonra doğru çıktı!
Bilgisayarlarımızın (tablet, akıllı telefon, TV gibi internete bağlı tüm cihazlar) dünyadaki birkaç bulut bilişim platformuna bağımlılığı giderek artıyor. Telefonlarımızın bir çok özelliği ancak internete bağlı olduğumuzda etkin oluyor. Sosyal medya platformlarına giriyor, anlık mesajlaşma uygulamalarını kullanıyor, müzik dinliyor, film izliyor, yol tarifi alıyor, bankacılık işlemlerini yapıyor, alışveriş yapıyoruz ve fotoğraflarımızı yedekliyoruz. Televizyonlarımız, medya platformlarına bağlı. Bilgisayarlarımıza kurduğumuz yazılımların sayısı azaldı. Şirketlerin yazılımlarına abone oluyoruz. Daha da önemlisi bireylerden çok kuruluşların platformlara bağımlılığı artıyor. Eğer bir zekadan bahsedeceksek, gerçekte zeki olan (yüksek işlemci hızlarına ve bellek kapasitelerine sahip olmalarına rağmen!) telefonlarımız değil, YZ modellerini oluşturan, eğiten ve YZ hizmeti sunan dev bilgisayarlar, yani bulut platformlarıdır.
Bu durum, çeşitli riskleri de beraberinde getirmektedir. Bu risklerin başında da bilgisayarlarımızın bu dev bilgisayarlara bağımlılığının giderek artması var. Ayrıca bu dev bilgisayarların sadece birkaç büyük şirketin elinde toplanmış olması karşı karşıya olduğumuz riski daha da artırıyor. Örneğin, ana bilgisayarlardaki güncellemeler veya teknik sorunlar, bulut platformlarına yapılan saldırılar veya bulut platformlarındaki güç kesintileri küresel krizlere neden olabiliyor.
Son yıllarda YZ altyapılarının ve hizmetlerinin geliştirilmesinde üç büyük teknoloji şirketi öne çıkıyor: Amazon, Microsoft ve Google. Bu şirketlerin gücü üç etkene dayanıyor. İlk olarak, YZ gelişiminin anahtarı olan büyük miktarda değerli veriye sahipler ve veri birikiminin sürekliliğini sağlayabiliyorlar. İkincisi, bu şirketler, yüksek vasıflı YZ araştırmacılarını istihdam etmek ve onları elde tutmak için çok daha fazla finansal kaynağa sahipler. Üçüncüsü, GPU'lar (Grafik İşlem Birimleri) gibi ileri teknoloji hesaplama kaynaklarına sahipler. Kısaca bu üç Büyük Teknoloji şirketi; veri, YZ uzmanlığı ve bilgi işlem altyapıları üzerindeki artan ekonomik ve siyasi güçleri ile YZ teknolojilerinin geliştirilmesinde, YZ hakkındaki küresel anlatının şekillendirilmesinde ve YZ'nin yönelimlerinin belirlenmesinde merkezi bir role sahipler.
Yapay Zekânın Endüstrileşmesi
On beş yıl önce, Microsoft’un bir işletim sistemi üreticisi, Google’ın bir arama motoru ve Amazon’un da bir alışveriş sitesi olduğunu söyleyebilirdik. Oysa bu üç şirket günümüzde çok çeşitli hizmetler sunuyorlar ve aslında internetteyken çoğu zaman doğrudan veya dolaylı olarak[2] bu şirketlerin bulut platformlarına bağlanıyoruz. AWS (Amazon), Azure (Microsoft) ve GCP (Google), YZ'nin endüstrileşmesi sürecinin temel omurgasını oluşturuyor. Günümüzde internetin kalbinin attığı bu üç platform, farklı sektörlerdeki işletmeler üzerinde derin bir etkiye sahipler. Pazar araştırması tahminlerine göre AWS'yi internetin birincil işletim sistemi olarak değerlendirebiliriz. Dünyadaki tüm bulut hizmetlerinin üçte biri AWS (%32) üzerinde çalışıyor. Onu Microsoft Azure (%22) ve Google Cloud (%11) takip ediyor [3].
Fakat YZ'deki gelişmelerle beraber büyük teknoloji şirketleri son yıllarda daha iddialı adımlar atıyorlar. Üçüncü taraf geliştiricileri ve işletmeleri çekmeyi amaçlayan, sektör odaklı çözümler ve pazar yerleri geliştirerek daha geniş bir YZ ekosisteminin büyümesini teşvik ediyorlar. Örneğin sağlık sektörü her üç platformun da yer aldığı bir sektör. GCP, tıbbi teşhis ve veri analizine yönelik YZ çözümlerini kolaylaştırmak için 'Cloud Healthcare API', 'Medical Imaging Suite' ve 'Healthcare Natural Language AI' gibi sağlık hizmeti odaklı ürünler sunuyor. Azure'un sağlı hizmetleri 'Health Data Services' ve 'Azure Data Lake Storage'. Bunların yanında YZ destekli bir sağlık botu hizmeti de var. AWS, yapay öğrenme modellerini kullanarak tıbbi ve sigorta verilerini dönüştürmek için 'AWS Health', 'HealthLake' hizmetlerini sağlıyor[3].
Perakende sektörü, Amazon'un uzmanlık alanı olmasına karşın diğer iki bulut şirketinin de perakende sektörünü hedefleyen çözümleri var. Örneğin, Google perakende sektöründe, 'Discovery AI for Retail' ve 'Recommendations AI' gibi çözümlerle dönüşüm oranlarını iyileştirmeyi ve kişiselleştirilmiş ürün önerileri sunmayı amaçlıyor. Müşteri etkileşimi ve iletişim merkezleri için AWS'nin 'Amazon Connect' ve GCP'nin 'Contact Center AI' hizmetleri var. Veri yönetimi ve analizi için 'BigQuery', 'Amazon DocumentDB' ve 'Azure Synapse Analytics' kullanılabiliyor.
YZ'nin endüstrileşmesi[4] olarak adlandırılan bu süreç, Büyük Teknoloji şirketlerinin daha gelişmiş ve kapsamlı YZ hizmetleri sağlamasıyla şekilleniyor. Şirketler, söz konusu hizmetleri sağlarken YZ için kritik bir altyapı hizmet sağlayıcısı haline geliyorlar.
Yeni YZ Girişimlerinin Bulut Bilişim Platformlarına Bağımlılığı
Microsoft'un OpenAI'ye yaptığı yatırımlar sadece nakit değildi. Paranın bir kısmı işlem gücü için bulut kredisiydi. 2019’dan beri OpenAI modelleri, Microsoft’un Azure platformunda eğitiliyor ve çalıştırılıyor. Mevcut YZ; veri, kod ve hesaplamanın bir araya getirilmesinin bir sonucu. Bu üç parçadan biri eksikse YZ projelerinin hayata geçirilmesi olanaksızlaşmaktadır.
Veri ve özellikle hesaplama gücü üç şirketin en önemli bir avantajı. Bu avantaj sayesinde söz konusu şirketler, bulutlarında YZ alanına özgü uygulamaların geliştirilmesine yardımcı olan ve giderek büyüyen YZ hizmeti setleri sunuyorlar. Bu hizmetler, YZ'nin benimsenmesini daha hızlı ve kolay hale getirirken yeni girişimlerin hareket alanını kısıtlıyor ve bir bulut platformuna bağımlılıklarını artırıyor. Bir zamanlar, IBM gibi bilgisayar üreticilerinin yeni yazılımları teşvik ederek bilgisayarlarını daha işlevsel hale getirmesi gibi bulut platformları da platformları üzerinde uygulama geliştirmeyi teşvik ederek platformların değerini artırıyorlar. Bunun yanında yeni uygulamalar, platformları veri gücünü nicelik ve nitelik yönünden artırarak bulut devlerinin konumunu güçlendiriyor.
Platformlar, kendi modellerini eğitemeyen ya da eğitmeyi tercih etmeyen kuruluşlar için YZ algoritmalarını eğitmek üzere önceden yapılandırılmış sanal makine şablonları da sunuyor. Microsoft, OpenAI'nin hesaplama ihtiyaçlarından yola çıkarak YZ sistemleri için standart bir çözüm geliştirmeye çalıştı. Şimdi bu çözüm, sohbet robotlarını ve diğer özel YZ çözümlerini eğitmek ve kullanmak için bir hizmet olarak diğer müşterilere sunuluyor.
Yeni YZ firmaları için bulut platformları özellikle ekonomik belirsizlikler karşısında bir esneklik sağlıyor. Ayrıca bir veri merkezine yatırım yapmak için harcanabilir fonlara ve kendi özel çözümlerini çalıştırmak için gereken daha genel bileşenlerin bakımını ve kodlamasını yapacak çalışanlara sahip değiller. Dolayısıyla bulut platformlarının bilgi işlemin farklı unsurlarını bir hizmet olarak sunarak yeni girişimlerin önündeki engelleri azalttığını söyleyebiliriz. Diğer yandan yeni girişimler için tam bir bağımlılık ilişkisi söz konusu ve bir çıkış yolları bulunmuyor.
Kısacası, YZ bir kaç şirketin egemenliğinde ve onların çıkarları doğrultusunda gelişiyor. Facebook’un eski çalışanlarından Jeff Hammerbacher’in dediği gibi bir kuşağın en iyi beyinleri vakitlerini reklamları daha fazla tıklatmaya harcadılar. Şimdi de durum pek farklı değil, teknoloji insanlar arasındaki eşitsizliği artıran, Büyük Teknoloji şirketlerini güçlendiren ve toplumun büyük bir kesimini yoksullaştıran bir biçimde kullanılıyor.
YZ’de Söz, Yetki, Karar Hakkı
Büyük Teknoloji şirketleri kendiliklerinden ayrıcalıklı konumlarından vazgeçmeyeceklerine göre yurttaşların daha adil ve eşit bir dünya için harekete geçmesi gerekiyor. Bu doğrultuda, bir birbirini tamamlayacak üç strateji uygulanabilir[5] :
- Yurttaşların YZ okur yazarlığı artırılmalıdır. Okuryazar vatandaşlar YZ hakkında yeterli bilgi ve anlayışa sahip olacak, gündelik hayatlarında bunları kullanmanın olağan yollarını belirleyebilecek ve şirket çıkarlarına karşı toplumsal çıkarları öne çıkarabilecektir.
- Yurttaşların, gündelik hayatlarını etkileyen YZ sistemlerinin düzenleme süreçlerine aktif katılımı sağlanmalıdır. Başta kamu kurumlarında ve işyerleri olmak üzere, YZ teknolojilerin hayata geçirildiği yerde bu teknolojilerden etkilenen yurttaşlar ve çalışanlar söz, yetki ve karar hakkında sahip olmalıdır. Teknolojinin kullanımının bazı sosyal ve ekonomik sonuçları olduğu hiçbir zaman unutulmamalı; bu teknolojileri düzenleyen kuralların yukarıdan aşağıya talimatlarla değil halkın katılımıyla oluşturulması için mücadele edilmelidir.
- Yurttaşlar, YZ oluşturma sürecine dahil olmalıdır. Yurttaşların YZ'nin kolektif geleceğini (ve dolayısıyla kendi geleceklerini) şekillendirmek ve potansiyel sonuçlarını ifade etmek için kendi bakış açıları ve mevcut uzmanlıkları doğrultusunda müdahalelerde bulunabilmesinin koşulları yaratılmalıdır.
Kaynaklar
- ↑ https://www.pcworld.com/article/532605/worst_tech_predictions.html
- ↑ AWS'nin bazı müşterileri: https://spacelift.io/blog/who-is-using-aws
- ↑ 3,0 3,1 Luitse, D. (2024). Platform power in AI: The evolution of cloud infrastructures in the political economy of artificial intelligence. Internet Policy Review, 13(2), 1-44.
- ↑ van der Vlist, F., Helmond, A., & Ferrari, F. (2024). Big AI: Cloud infrastructure dependence and the industrialisation of artificial intelligence. Big Data & Society, 11(1), 20539517241232630.
- ↑ Hu, W., & Singh, R. (2024). Enrolling Citizens: A Primer on Archetypes of Democratic Engagement with AI. Available at SSRN 4863148.